Fuzuli der ki ‘’Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil”  Günümüz Türkiye’sinde çok şey değişti,  hani bir söz vardır ya eski çamlar bardak oldu. Askeri darbelere "yasal dayanak" olarak gösterilen İç Hizmet Kanunu 35'inci maddesi değiştirildi.
 Türkiye artık tüm kurum ve kuruluşları ile darbelerin, askeri vesayetin karanlık yüzünü geride bırakmış, her şey güllük gülistanlık oysa;
Değişim yönetenlerin değil, dokunun değişmesidir, ihtiyaç mevcudu raptı zapt altına almak değil rejimi, sistemi demokratikleştirmektir.

Birileri var ki ,akıllara zarar, yıllardır ”enselerinde boza pişirilmiş”, darbelerden aile, eş ve çocukları ile birlikte iliklerine kadar nasiplenmiş. Peki, kim bunlar?
  
Aylardır sosyal medyada haksızlığa uğradıklarını, özlük haklarının iyileştirilmediğini, yüksek perdeden seslendiren” bedenine soğuk damga vurulmuş” astsubaylar.
  
Onlar her dönem sistem içerisinde “ Temininde güçlük çekilen ve gayri memnun personel” tiplemesiyle nalıncı keseri gibi hep bana, benimki sıcak olsun kiminki yanarsa yansın anlayışı ile  “öteki”leştirildiler.
 
Aklın yolu birdir. Yarım asra dayanan sorunların sebeplerini, çözüm önerilerini bilmek için tarihçi, sosyolog, bilim adamı ve akil adam olmaya gerek yoktur.
Konu siyasiler, sivil ve asker bürokrasi tarafından bilinmektedir.

TSK’de günümüzün gelişen teknolojisi ile mesleki-teknik, eğitim-öğretim ve sevk-idare-komuta kademelerinde görev alan yetkisiz ve omuzlarına ağır sorumluluklar yüklenmiş, yarım asır öncesinin 211 sayılı İç Hizmet Kanunu,  926 sayılı TSK Personel kanunu ile astsubayların tarifini yapmak günümüz dünyası ve Türkiye’sinde “akıl tutulması” olsa gerek.
   
Her geçen gün kendilerini çağın gereklerine uygun yenileyen tamamı ön lisans, lisans mezunu astsubayların sorunları sistem içerisindeki kişiler ile değil sistem kaynaklı olup, temel sorun sınıfsal statü ayrımcılığı, sosyal adalet ve eşitsizliktir. Onların yaraları artık kanamıyor,  kangren olmuştur.

TSK’nin üst kademesinde yaşanan olumsuzluklar karşısında, verilmiş sadakaları olan astsubayların, sistem içerisinde ne kadar önemli rol üstlendikleri açıkça görülmektedir.       

Ne yazık ki siyasiler ve toplum bu gerçeği görmezlikten gelip, ne zaman iyileştirme konusu gündeme gelse göz ardı edilip, farklı kesimlerden acımasız ve de hoyratça sesler yükselmektedir.
    
Eş ve çocukları ile yaklaşık bir milyon çalışan ve emekli personelin yılan hikâyesine dönen sorunları, talepleri ve artan intihar olayları ile ilgili konular kurum görüşünden ziyade TBMM tarafından kurulacak komisyon tarafından araştırılıp muhatapları dinlenmelidir. 

TSK ve siyasi iradeden genel  beklentileri

Özellikle emekli maaşlarındaki makas aralığının daraltılması,  adaletsizliklerin giderilmesi

 İntibaklar’ın muvazzaf ve emekli astsubaylara da yapılarak, adaletsizliğin son bulması.

 Yarbay ve daha üst rütbeli subaylara verilen görev tazminatının, birinci dereceye yükselmiş görevdeki ve emekli astsubaylara da verilmesi

Keyfi mobing uygulamalarının önünü açan  “Disiplin kanunu ”Askeri Ceza Kanunu” gibi hukuksuzlukların önüne geçilmesi.

Atamalarda adil, özel durumların dikkate alınması

Umarız haklı talepleri 2013 yılı yeni yasama döneminde kanunlaşır,  bir başka bahara kalmaz.

 Türkiye Cumhuriyeti’nin gözbebeği TSK’nin cefakâr astsubayları milletinden aldığı destekle dün olduğu gibi bu gün de vatanı ve bayrağı için seve seve canını vermeye hazırız diyen astsubay camiasının bu yıl ikincisini icra edeceği coşkulu, 17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü’nü kutluyorum.

 “Biz etle tırnak gibiyiz ama her zaman tırnak sensin,  çok uzadığında keserim. Bunu diğer elimdeki tırnakların sayesinde yaparım” o yüzden sen bugünde haksızsın hem de çok haksız…
 
Twitter  @daniscoban