Ali Soylu*

Üç yıldır Suriye'de süren iç savaş binlerce hayata ve milyondan fazla insanın yurtlarından ayrılmasına mal oldu. En son kullanılan kimyasal silahlarla yine binlerce insanın ölmesi, komşumuzdaki bu dıramı Birleşmiş Milletler (BM) gündemine taşıdı. BM'in 5 daimi temsilcisi Suriye'ye askeri bir müdahale seçeneğinde anlaşamadılar. Lakin Amerika, İngiltere ve Fıransa Rusya ve Çin'e rağmen Suriye'ye askeri bir müdahaleden yanalar.

Daha önce Suriye'ye askeri müdahalenin bir seçenek olmadığını açıkça söyleyen Başkan Obama nasıl oldu da fikrini değiştirdi? 3 yıldır Suriye'de mevcut rejim tarafından uygulanan zalimane baskı, ölüm ve işkenceleri görmezden gelen İngiltere ve Fıransa nasıl oldu da fikir değiştirdi? Evet, kimyasal silah kullanımı müdahale için zahiri bir sebeptir. Bu tur silahları kullanmak uluslararası hukuka aykırıdır. Ancak dah önce de Suriye'de ve Irak'ta bu tür silahlar kullanıldı ama BM ya da başka ülkeler Irak ve Suriye'ye müdahale etmedi.

Suriye'deki acının, kan ve gözyaşlarının durmasını elbette vicdan sahibi olan her insan ister. Fakat bu akan kanın durması için daha fazla kan akıtacak yollardan uzak durmak gerekir. "Suriye'ye yardım edelim ama, Esed'den sonra gelecekler de Amerik'nın menfaatine olmayacaktır" diyen Amerika'yı Suriye'ye müdahale kararı almaya kim zorladı, ya da kim ikna etti? Elbette bölgedeki kaostan, Suriye'nin parçalanmasından ve yapılacak müdahale ile İran'ı savaşa çekmekten ve İslam alemini bölüp karşı karşıya getirmekten, uzun vadede kim menfaat sagliyacaksa o Amerika'yı bu kararı almaya ikna etmiştir.

Hatırlanacağı gibi, Suriye'ye müdahaleyi gündeme getiren ilk ülke Fıransa oldu. Başbakan Erdogan "Mısır’daki darbenin arkasında İsrail var" demişti ve bunu da Fıransız Yahudi Bernard Henri-Levy ile İsrail Adalet Bakanı Levni'nin katıldığı bir paneldeki konuşmalara dayandırmıştı. Libya'ya müdahale için Fıransız Cumhurbaşkanı'nı arayıp ikna ettiğini kendi ağzı ile söyleyen ve hala Fıransa'nın uluslararası konularda karar verme mekanizmaları üzerinde önemli etkkileri olan bu zatın Fıransa'yı etkilememiş olması mümkün mü?

Şimdi, İsrail'e komşu Mısır ve Suriye'de hergün yüzlerce insan oluyor, belirsizlik var. Yarın ne olacağını kimse bilmiyor. Öte taraftan İsrail için tedit olan ve nükleer silah üretme yolunda mesafe alan İran var. Ve bu İran da 'gerilim üreten' bir dış politikadan vazgeçip, İran'ı dünyaya entegre etmek isteyen bir Cumhurbaşkanı seçildi.

Peki bütün bunlar ile Suriye'ye askeri bir müdahale kararı arasında nasıl bir alaka var, diye sorulabilir. Şimdi düşünün, yüz yıldır İsrail'in Büyük İsrail'i kurma hayalleri ve pilanları olduğunu sanırım bilmeyen yoktur. Büyük ideal ve deflere ulaşmak için bütün engelleri bertaraf etmeniz gerekir, bu genel bir kuraldır. Büyük hedeflere ulaşmak için büyük pilanlarınızın olması gerekir. Bu pilanların işlemesini engelleyecek her türlü riski ortadan kaldırmak önemlidir. Bu da uzun vadeli stratejilerle mümkündür.

Şimdi, perişan bir Mısır, gökten saf saf inen uçakların bombardımanı ile harabeye dönen bir Suriye, savaşa çekilip nükleer ve askeri gücü yok edilmiş bir İran kimin işine yarar? Mısır ve Suriye'deki mazlumlardan yana tavır alan ve dolayısı ile Orta Doğu'da yalnızlaşan Türkiye'nin hasar görmemesi mümkün mu? Bölgedeki sıcak çatışmaların içinde kendini bulan bir ülke, maddi manevi güç kaybedecektir. Türkiye'nin, böyle belirsiz ve karmaşık bir coğrafyada ekonomik açıdan da büyük darbe alma ihtimali çok fazladır.

Ortadoğu'da oynanan bu satranç oyununda perde arkasındaki yönetmen mühim oyuncuları birer birer oyun dışı bırkmanın planlarını yapıyor. Bu pılan büyük hedefe ulaşmak için tespit edilen uzun vadeli büyük stratejinin bir parçasıdır, bir alettir. Müslüman ülkelerin, özellikle de İran ve Türkiye'nin çok dikkatli ve sabırlı olmaları gerekir. Aksi halde, topyekün insanlık ileride telafisi mümkün olmayan maddi ve manevi zarar görür. Bu saatten sonra müdahaleyi durdurmak mümkün görünmüyor, belki de zalimin zulmünu durdurmak için tek çare, ancak daha hasarsız, daha az cana mal olacak bir yol bulunmalı.

*Dr., Cameron Üniv. ve İpek Üniv. Öğr. Üyesi