Pentagon küçülüyor

Abone Ol
1941’de başlayan II. Dünya Savaşı’na kadar ülkelerin gücü daha çok sahip oldukları asker sayısına ve toprak miktarına göre ölçülürdü. Son yarım yüzyılda ise ülkelerin gücü sahip oldukları teknoloji, bilgi ve ekonomik gelişmişlikleri ile ölçülür oldu. Özellikle son 20 yılda dijital teknolojideki gelişmeler hemen hemen her konuda niteliği (kaliteyi-muhtevayı) niceliğin (miktarın) önüne çıkardı. Günümüzde niceliği ve niteliği rasyonel, etkili ve verimli bir şekilde buluşturan firmalar ve ülkeler daha başarılı ve daha güçlü oluyorlar.

11 Eylül 2001’de New York’taki ikiz kulelere yapılan saldırılardan sonra Amerika asker sayısını artırmaya karar vermişti. 2001’de 1 milyon 385 bin askeri olan ABD 2002’de 30 bin asker ekledi silahlı güçlerine. Daha sonraki yıllarda asker sayısını artırmaya devam etti. On yıl sonra Eylül 2011’de aktif asker sayısı 1 milyon 485 bine çıktı. Bir bu kadarı da (1,5 milyon) ‘reserve’ dedikleri her an göreve çağrılabilecekleri de eklersek ABD ordusu tüm birimleri ve çalışanları ile 3 milyon personele sahip. Bu rakam ABD’yi dünyada Çin’den sonra (Çin ordusu, yarısı muvazzaf-aktif 4 milyon askere sahip) ikinci sıraya koyuyor. Ancak yılda 600 milyar dolar (Türkiye’nin 2013 bütçe gideri 404 milyar TL, geliri 370 milyar TL) askerî harcamaları ve sahip oldukları ileri teknoloji ile ABD dünyada birinci sırada.

İlk defa 2008’de borcu 10 trilyon doları aşan Amerika’nın her yıl düzenli olarak borçları ortalama 1,5 trilyon dolar artarak bu yıl sonu itibarıyla 17 trilyon dolara ulaştı. Bir taraftan tasarruf tedbirleri alınırken diğer taraftan borçlanmanın artması Amerikan ekonomisi için çanların çaldığına bir işarettir. Kişi başına borçlanma miktarı 54 bin dolar olan Amerika’da çalışan başına düşen borç miktarı ise 149 bin dolar. Amerikalı yatırımcıların ve çok uluslu sermaye ile kurulan firmaların işlerini Amerika dışına taşımaları işsizliği artıran önemli bir faktör oldu. Aşırı tüketim alışkanlığı ‘üretimde daralma’ ile birleşince bu kötü gidişatı durdurmak mümkün gözükmüyor.

Amerika’da hiç kimsenin yüzde yüz iş garantisi/güvenliği yok. Ancak askerlerin nisbeten işlerini muhafaza etme şansları yüksek. 2008’deki finans krizinden beri ekonomisi bir türlü düzelmeyen Amerika’da ilk defa askerler işsiz kalma korkusu yaşıyor. Obama yönetimi tasarruf tedbirleri kapsamında 100 bine yakın askeri işten çıkarmaya karar verdi. 1990’lı yılların başındaki ilk Körfez savaşından beri askere almak için eleman bulmada zorluk çeken Pentagon, özellikle Eylül 2001’den sonra askerlere çok cazip yardımlar, imkânlar ve iyi maaşlar ödeyerek bu zorluğu aşmaya çalışıyor. Askerlere ödenen yüksek maaşlardan çoğu Amerikalılar haberdar olmadığı için, asker ücretlerinin düşük olduğunu sanıyorlar. Halbuki istatistikler farklı bilgiler aktarıyor. 11 Eylül 2001’den beri ABD’nin asker başına yıllık maliyetleri artıyor. Pentagon’daki komutanlar Kongre’den her yıl bütçe artırımı talep ediyorlar. 1990 yılında asker başına yıllık maliyet (sadece maaş) 57 bin dolar iken 2011’de bu rakam 86 bin dolara, bu yıl ise 90 bin dolara kadar çıkmış durumda. Bu artış son 15 yıldaki enflasyon etkisi çıkarıldıktan sonra yüzde 20 iyileştirme anlamına geliyor.

Askere sağlanan diğer yardımlar ve özlük haklarında büyük artışlar gerçekleşti son 15 yılda. Örneğin emeklilik tazminatı yüzde 24, ev-kira yardımı yüzde 190 ve yıllık ikramiyeler yüzde 60 civarında arttı. Bu artışlar düşük gelirli siyahi vatandaşları ve yabancıları cezbediyor. Yabancılar için ABD vatandaşlığı almak da asker olmak da bir başka teşvik edici faktör. Eylül 2001’den bu yana 90 bine yakın yabancı, ABD ordusunda askerlik yaptığı için vatandaş olmaya hak kazandı. Hâlâ 20 bin civarında yabancı uyruklu, vatandaş olma beklentisi içinde ABD ordusunda görev yapıyor. Ülke dışındaki her türlü terörist ve tehdit unsurları ile mücadele bahanesiyle artırdıkları asker sayısına ilave olarak ödedikleri cazip maaşlar Pentagon bütçesini dünyadaki en az 150 ülkenin bütçesinden daha büyük hale getirdi. Örneğin ABD’nin yıllık 600 milyar dolar askerî harcaması Türkiye bütçesindeki gelir kaleminden 4, gider kaleminden 3 kat daha fazladır. Bu aşırı finansal yükü daha fazla taşıyamayacağını anlayan Obama yönetimi asker sayısında 100 bin civarında indirime ve askeri harcamaları da yüzde 10 azaltmaya karar verdi.

ABD’de bunlar olurken Türkiye’nin de çağın değişen koşullarına göre savunma sisteminde yapısal bazı değişikliklere gitmesi uzun dönemde hayati önem arz etmektedir. Hükümetin zorunlu askerlik süresini 12 aya indirmesi kararı isabetli oldu, lakin yeterli değil. Bu sürenin 6 aya indirilmesi ve isteyenlere de para karşılığı askerlik yapmama hakkı getirilmelidir. Türkiye’nin vakit geçirmeden profesyonel ordusunu kurması, gelişmiş teknolojiyi savunma sistemimize adapte etmesi ve ordu mensuplarının maddi (finansal) ve moral açıdan durumlarının iyileştirilmesi gerekir. Silahlı Kuvvetler’de profesyonelliğe giderken albay rütbesinden aşağı subay ve astsubaylar dahil tüm askerlerimizin maaşlarında önemli iyileştirmeler yapılmazsa ileride orduya gerekli ve yeterli eleman bulamama sorunu yaşamamız muhtemeldir.

*Dr., Cameron Üniversitesi ve İpek Üniversitesi