Fas deyince birçoğumuzun aklına Kazablanka şehri gelir. Sinema tarihinde önemli bir yeri olan Kazablanka filmi, bu şehrin adını zihinlerimize derin harflerle kazıdı. Kazablanka büyülü bir şehir olarak yer etti zihinlerimizde...

Yakın zamanda yaptığım Fas gezisinde şehrin o büyülü dokusuna yakinen şahit olma fırsatına eriştim ancak şehrin o büyülü atmosferinden çok, dünyaca ünlü II. Hasan Camii’nin güzelliği cezbetti beni. Atlas Okyanusu'nun hemen kıyısında yer alan şehrin batı ucunda, muhteşem mimarisi ile sizleri büyüleyen devasa büyüklükteki bu cami, Fas kralı İkinci Hasan tarafından, 12. yüzyılda yaşamış Kral Yakup el Mansur'un hayalini gerçekleştirmek üzere yaptırılmış.

Cami, dünyanın en yüksek minareli (210 m) camisi olarak biliniyor. Kapladığı alan bakımından dünyanın ikinci büyük camisi olarak anılıyor. Cami içinde aynı anda 25 bin kişi, cami avlusunda da aynı anda 80 bin kişi namaz kılabiliyor. Hatta Atlas Okyanusu’nda uzaktan bakıldığında okyanusun hemen kıyısındaki bu caminin kuğu silüetiyle sizleri selamladığı söyleniyor. İnanılmaz paralar harcanarak, denizin içi doldurularak elde edilen bir alan üzerine inşa edilmiş bu caminin yapımına 1980 yılında başlanmış ve 1993 yılında ibadete açılmış.

Fas kralı bir imkânsızı başararak yaptırmış bu muhteşem camiyi. Görüp de büyülenmemek elde değil, ancak bu kadar büyük emekler harcanarak inşa edilen bu güzel ibadethanenin, gün içerisinde sadece iki saat kullanımına izin verilmesi, sadece namaz vakitleriyle sınırlı bir kullanım iznine sahip olması, beni fazlasıyla üzdü. Bu kuralı koyanlar camiyi korumak için mi yapıyorlar bu uygulamayı bilemiyorum ama büyük harcamalar yapılarak inşa edilen böylesine güzel bir binanın kısıtlı sürelerle kullanımına izin verilmesi benim gözümde -en hafif deyimiyle- mekânın ve emeğin israf edilmesinden başka bir şey değil. Hiçbir gerekçe dünyanın ikinci büyük camisi sıfatını almış bir ibadethanenin insanların dilediği saatte ziyaret ve ibadet etme isteğini engelleyecek şekilde kapatılmasına müsaade etmemeli. Aksi halde bu güzel ibadethane amacının dışında bir hedefe hizmet eden bir mekâna dönüşür.

Kuğu silüetli cami, günün her saatinde insanların rahatça ibadet edebilecekleri bir ibadethaneye dönüştürülmeli bir an önce. Bu işin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’ın bir ricasıyla haledilebileceğine inanıyorum.