Barışın Soğuk Yüzü

Abone Ol
30 yıldır devam eden terörle mücadele, siyasi irade tarafından sivil otoritenin dışında statükocu anlayışın tekelinde başarısız güvenlik politikaları ile sağlanmaya çalışılmış;

Bilanço, yıllardır süren çatışmanın bölge ve ülke ekonomisine verdiği zarar, boşa harcanan milyar dolarlar, binlerce yok olan canlar, şehitler, acıları her gecen gün yüreğinde büyüyen analar, nemalanan ve hesabı sorulmayan günahkârlar.

Kürt, Türk demeden öldüren PKK terör örgütü, kırıp döken siyasi uzantıları marxist düşünceye sahip, politik amaçlı İslami dini vurgular yapan terörist başı Öcalan’ın ne idi sihirli formülü ki?

21 Mart nevruzda ” Artık ‘Silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun’ noktasına geldik” diye seslendi.

PKK’nın, Ortadoğu’da yaşanan ‘‘Arap baharı’’ Suriye, Mısır iç savaşını örnek alarak Dünya kamuoyuna ‘’halk ayaklanması’’ görüntüsü vermek amaçlı, Şemdinli saldırı planının güvenlik güçleri karşısındaki başarısızlığı.

Değişen şartlarla bölgesel oluşumlar, Suriye de yaşanan iç savaşla, PKK’nın etkili PYD üzerinden Suriye’nin Kürt bölgesinde etkin olması, Esad’sız ABD destekli bir yönetimin Irak modeli federal statü beklentisinin yüksek olması.

Ankara’nın Irak merkezi hükümeti dışında Irak Kürtleri’’ Barzani ve Talabani” ile yakınlaşması.

Önemli nedenlerden birisi olan, Türkiye de askeri vesayetin fiilen sonlandırılması, sivil siyasi iradenin hâkimiyeti ile yeni anayasa sürecinin başlatılması, adlandırılan Kürt sorununa yönelik siyasi çözüm sinyalleri ve atılan adımlar.

Kavramsal Savaş ve Barış

“Kürtlerle Barış ” kavramı doğru bir tanımlama olmadığı gibi, Kürtler ve Türkler bu coğrafyanın bütün renklerinde buluşup birlikte kavgasız yaşayan, kan bağı olan, etle tırnak gibidir.

Her ne kadar birileri hoyratça bizler etle tırnak değiliz dese de…

Türkler ve Kürtler arasında hiçbir zaman “savaş” yaşanmamıştır. Lanse edilmeye çalışılsa da ortada bir savaş değil, sözde Kürt haklarını savunan illegal örgütün sistemli bir terör saldırısı ve buna karşı mücadele vardı. Savaş devletler ve ülkeler arasında yapılır.

Ülkenin bütünlüğü, huzur ve güvenliği için hükümetin başlattığı zor ve sancılı süreçte atılan adımlardan olumlu olanlarını desteklemek olumsuz olanlarını eleştirmek noktasında olduğumuzu ve hükümetin de buna ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Toplumun her kesiminden beklenen sağduyu ve anlayışın yanında;

BDP'li vekil, Tuncel’in basında yer alan tehdit dolu “ Özgürlükçü anayasa olmadan çözüm süreci işe yaramaz, süreç başa döner daha kötü şeyler yaşanır” şeklindeki açıklamaları taleplerin bitmeyeceğinin de bir göstergesidir.

Son zamanlarda basında gerçek düşüncelerinin dışında nabza göre şerbet anlayışıyla şirinlik yapanlar, yine kanımız, onur ve şerefimiz olan ay yıldızlı bayrağımıza dil uzatanlar sevseniz de sevmeseniz de, şunu bilin ki bu bayrağın adı “Türk bayrağıdır”

Akil İnsanlardan Salvolar

Süreci sahada topluma anlatmak, ikna etmek üzere çeşitli meslek gruplarından oluşan akil insanların bölgelerinde küçük kitlelerle buluştukları, zorluklar yaşadıkları ve sıkıntı algısı yaratacak söylemleri basında yer almaktadır.

TRT Türk'te yayınlanan "Görüş Farkı" programına katılan "Akil İnsanlardan Muhsin Kızılkaya, Akdeniz Bölgesi'nde karşılaştıkları "bölünme" kaygılarına verdiği cevap;

"İki tane soru var: 'Bölünür müyüz' ve 'Acaba Kürtlere ne verildi de silah bırakılıyor'? Ülkenin doğusunda 'Ne verdiler de silah bırakıyoruz'; batısında ise 'Ne verdiler de barışıyoruz' soruları var. Bunlar birbirini tamamlayan iki sorudur.

Ben dedim ki Türkiye Cumhuriyeti Kürtlere sizin tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bir şey verdi. Şimdi size açıklayacağım ve siz şok olacaksınız.

Türkiye Cumhuriyeti Kürtlere kendi kimliklerini iade ediyor. Bu verebileceği kocaman bir toprak parçasından daha değerli bir şeydir.

Akdeniz sahil koyunun yarısı Kürtlerin elindedir.

Hiçbir enayi Kürt yoktur ki buraları size bırakıp Hakkari ya da Şırnak'a elini kolunu sallaya sallaya gidecek. Onun için siz kaygılanmayın böyle bir şey yok yani..."

İç Anadolu Bölgesi Heyetinden Celalettin Can;

“Kendimde Kürt olduğum için Türklerle – Kürtler arasındaki yarılma beni çok rahatsız etti. Sınırlar önemli değil. Kalpler yarılmasın bir kere yarıldı mı, sınırlar uygun konjonktürde yeniden şekillenir.”

“Bir savaş çıkarsa sınırlar yeniden şekillenir”

Mehmet bey Üniversitesinden Doç .Dr Mehmet Alagöz ise Can’ın bu sözüne “Savaş kiminle, kimin arasında çıkacak, Kürt – Türk kardeşiz. Onlarla sorun yok. Kürt ile PKK diye ayrışması lazım”

Sonuç olarak, sürecin belirleyicisi yeni anayasa olacaktır.


@daniscoban